Bu acı geçecek mi gerçekten?

“Anahtarımla girdiğim evim gibiydi onu sevmek. Sıcak yatağım gibi. Ne kadar zor bir gün geçirmiş olsam da sıcak yatağıma kıvrıldığımda hissettiğim rahatlama gibiydi ona sarılmak. Hiçbir sorunun çözülmese de için huzur dolar; oradaki rahatlamayı güveni hissetmek için koşa koşa gider oraya sığınır, ‘şükür evimdeyim’ dersin ya; ona sarılmak da öyle bir histi işte…

Ve sonunda gelişi ile doldurduğundan daha büyük bir boşluk bırakıp gitti hayatımdan…” dedi.

Hissettiği duygunun aşk olduğundan emindi. Bir daha böyle hissetmeyeceğine de yemin edebilirdi.

Henüz 19 yaşındaydı. Şimdiye kadar yaşadığı en yoğun duygu olarak tarif ediyordu. Hem yaşadığı mutlu anlar için, hem bitişinde çektiği acı için aynı derecede şiddetli bir duyguyu tarif ediyordu.

“Bu acı geçecek mi gerçekten?” diye sordu…

Bu tarif edilendeki duyguları çoğumuz yaşamıştır ve aynı derecede korkmuştur değil mi bu acının geçmemesinden veya yeniden sevememekten? Yaşam yolculuğu bize bunun tersini öğretir.

Acılar geçer ve yeniden sever insan.

Fakat bütün bu yolculuğun belirleyicisi ‘sevmek ve sevilmek nasıl olur, ne demektir, nasıl ifade edilir hakkında öğrendiklerimiz olacaktır. Bunlar gibi canımız acıdığında ne olacağı konusunda da yine öğrendiklerimiz devreye girer. Ayrılık acısı nasıl bir şeydir, geçer mi, nasıl atlatılır.. gibi.

Büyürken gözlemleriz, kendimiz deneyimleriz ve kurallara dönüştürürüz öğrendiklerimizi. İnsan seviyorsa şöyle davranır, böyle göstermeli sevgisini insan sevdiğine, böyle yapmıyorsa sevmiyor demektir… gibi kurallar oluştururuz bohçamızda. Bir de üstüne herkesin bohçasında aynı bilgilerin/kuralların var olduğunu varsayarız.

İşte bu varsayımlar, hayal kırıklıklarının başlıca sebebini oluşturur. Çünkü bu varsayımlara inançlar o kadar güçlüdür ki var olan iletişimi de sabote edebilir, yeni başlayabilecek bir ilişkiyi de başlamadan zehir edebilir, ya da gelecekte nasıl biriyle mutlu olacağımız hakkında seçimlerimizi de etkileyebilir.

Kadın erkek fark etmeksizin hepimizin farklı yaşlarda da olsa bir şekilde tattığı aşk, hem korkutucu hem vazgeçilmez bir duygudur sonunda.

Kendinizi ilişkiler konusunda sıkışmış hissediyorsanız bu noktada psikoterapi, içinden çıkılmaz zannettiğiniz döngüden çıkmanıza yardımcı olur. Size doğru soruları sorarak aslında atmak istediğiniz adımları buldurur ve kaçınmalarınızı sorgulatır. Sonunda kendi gücünüzü keşfederken hayatınızın dümenine yeniden geçmenizi sağlar. Böylece kendinize yolculuğunuz başlar.

Anahtarınızla girdiğiniz eviniz sizin kalbinizdir; siz birine o anlamı yüklediğiniz için onu yuva sayarsınız. Farkına varın..